Post Sitemap
Piyasada her pozisyon, hesabın dayanıklılığına karşı açılmış bir sınavdır. Ama sen hâlâ “hissediyorum” diyerek işlem açıyorsan, bu sınavdan sınıfta kalacaksın. Position sizing, yani pozisyon büyüklüğü yönetimi; rastgele değil, hesaplıyapılması gereken bir karardır. Ve çoğunuz bu kararı hâlâ sabah kahvesinin tadına göre veriyor. İşlem başına ne kadar risk alacağın bellidir: Genellikle %1–2 arasında. Daha fazlası? Bile bile lades. Daha da derine inelim: Kelly Criterion adında bir formül vardır. Maksimum büyümeyi sağlayacak ideal risk oranını hesaplar. Formül: f = (bp - q) / b Burada f = sermayenin riske edilecek kısmı, b = kazanılan miktarın oranı (örneğin 1:1 için b=1), p = kazanma olasılığı, q = kaybetme olasılığı (1 - p). %60 win rate’li bir sistemde Kelly %20 risk önerebilir ama bu agresiftir. Bu yüzden pratikte Kelly’nin yarısı ya da dörtte biri uygulanır. Gerçek trader’lar, hesaplamaları optimize eder. Acemi olanlar ise "hadi bugün içimden %50 geldi" diyerek işlem açar. Piyasa onlara sadece cezayı optimize eder. Volatiliteye göre pozisyon büyüklüğü ayarlamayanlar için ise başka bir mezar kazılmıştır: ATR (Average True Range) gibi göstergelerle volatilite ölçülür. Eğer bir enstrümanın günlük ortalama oynaklığı 5 dolar ve sen 10 dolarlık bir stop koyuyorsan, ya korkaksın ya da körsün. Çünkü stop koymak bir “kaçış planı” değil, stratejinin parçasıdır. Ve bu strateji, ölçülemeyen riski almaz.